25 Mayıs 2012 Cuma

Kiraz da çıkmışken, kim hüzünden bahsetti sevdiceğim ?



Hiç durmadan, susmadan, ara vermeden 3 gün 2 gece boyunca konuşmak istiyorum. Her şeyimi dökmek, tüm zihnimi boşaltmak. Anlaşılmak istiyorum. Bana benzeyen insanlar istiyorum. Hatta bazen insanlar bana benim gibi davransınlar istiyorum. Kibirli gerizekalının teki değilim, evet bunu söylerken de kibirlilik yapmıyorum ama; hoşgörülü olduğumun farkındayım. Ve artık birinin de ağzına sıçsam da peşimden koşmasını istiyorum. Ya da çok basit; ilgi istiyorum.  


 Dokunsun da artık, aşık olayım istiyorum.


Sıkı sıkı sarılmak istiyorum. Birinin kokusunu doya doya çekmek.
Tüm alveollerimi patlatasıya onunla doldurmak.
Öyle bir kazımak istiyorum ki hafızama kokusunu, her gördüğümde rüyamda, kokusu da gelsin aklıma birden.
Parmak uçlarımda yükselip kafamı boynuna gömmek istiyorum. Kaybetme korkusuyla dolup taşmak. Ölesiye kıskanmak, kıskançlıktan ağlamak. Öyle kıskanayım ki delireyim istiyorum. Dünyadaki tüm sahipsiz duvarlara adını yazayım.
Gece uyumaya çalışırken hep hafif hafif müzik dinlerim ya ben, işte tam ben mırıldanırken aklıma gel istiyorum.
Yastığıma kokun sinsin istiyorum adını söylemekten. Farkına varmadan gözlerimden bikaç damla yaş düşsün istiyorum.
Saçlarınla oynamak istiyorum sevdiceğim. Dudaklarına bakmak falan.
Böyle garip şeyler istiyorum.
Alalım bi kilo erik tükürükleye tükürükleye yiyelim istiyorum. Ne öyle çiçek falan, hoş değil.
Göbeğine vurmak istiyorum. 


Babamla kavga ettiğimde teselli et istiyorum, en çok bunu istiyorum ben sevdiceğim. Çünkü öyle babaların aşık kızlardan olamadım hiç. Babam hayatımın kralı falan değil. Günden güne soğuyorum hatta. Sen ısıt istiyorum. Boşluğunu doldurma ama gizle istiyorum. Hissettirmeden.


İhtiyacım olduğunda aklıma gelen ilk isim olmanı istemek çok değil. Ben de kiraz alırım asarız kulaklarımıza. 




Sen bi gelsen var ya, ben senin ağzını yerim sevdiceğim.


 Bunu boynunda dinlemek vardı ya, neyse.



23 Nisan 2012 Pazartesi

Fikrimin ince kıvrımları.

Tamam biliyorum hepimiz hayalperestiz, ergeniz sonuçta. Ama sadece şunu kabul etmenizi istiyorum ben hepinizden biraz daha fazla hayalperestim. Azcık daha fazla. Hikaye gibi hayal anlatarak uyuttuğum insanlar var benim lan, azcık saygı en azından.

Bazen kendi içimde Inception fırtınaları kopuyor dışarı sezdirmiyorum, hayalle gerçeği ayıramıyorum.
Sonra aynaya bakıyorum geçiyor.
Bi özelliği olmayan aklına gelebilecek en normal Türk kızı tiplerindenim yani. 

Ama sorsan hayallerimi; kumral, uzun boylu, taş gibi bi hatunum. Boynumda makinem kırmızı bisikletimle gezmediğim diyar yok. Gerçek aşkı bulmaya yeminliyim. Sesim güzel. Gözlerim güzel. Dudaklarım köfte. Beyaz tenliyim. Ve zenginim.

Kimi zaman annem İngiliz. Ben de bembeyaz tenli, aksanımla yerleri gökleri yıkan, insanların hayalleriyle oynayan, gençlerin zihinlerini kuşatan bir meleğim. Evde eğitim alıp, ince parmaklarım ve beyaz kilotlu çoraplarım ile piyano çalıyorum.

Bazen işsiz güçsüz hipiyim.

Bazen Greenpeace ile penguenleri kurtarıyorum.

Bazen babamın asi kızıyım, evi terkediyorum.

Hatta çocuklarımı seviyorum bazen. Çoksüperamanınmükemmel yakışıklı babasıyla parklarda çocuk gezdiriyoruz.

Ama çoğunda zenginim. Mükemmel giyiniyorum. Ayakkabı odam var. afshakj. Tamam.

İroni ise tüm bunları boktan servis yolcuğunun tozlu koltuklarında yattığım sırada hayal etmem. Hani klasik halk muhabbetidir, 5 duyusundan biri olmayan insanın diğer duyuları çok iyi gelişir diye. Aha. Al işte canlı kanıtıyım. Özgüvenim yok ama hayal dünyası yöneticisinin koyduğu sınırları zorluyorum. Mutlaka hayal dünyası yöneticisi diye bi makam vardır.

Mesela; günde en az 3 kez kurduğum, hatta sabah öğlen akşam tok karnına aldığım bir diğer senaryom da Hollywood yıldızı olmak. Ne yalan söyliyim televizyon başlı başına bi hayal benim için.

Tabi ki sevgili hayallerim var, ama şuan o fantezilere girmek istemiyorum.Mehehe. Yine de bi gün bana şunu söyleyebilcek kadar karizmatik sesli bi sevdiceğim olacağına inanıyorum. Kendime güvenmiyorum sadece, belki o da safsa azcık uyuşuruz birbirimize.



Neyse dostlar, ben uyumalık hayallere dalıyorum. Öptüm gıdınızdan.

21 Nisan 2012 Cumartesi

Otobüs yolculuklarını seviyorum.

Tek başımayken.
Yanımdaki koltuk boşken.
Ya da hiç tanımadığım bi kokuyla dolu..
Seviyorum otobüsleri; kitap okumam için yeterli ışık, düşünmem için olası sessizlik varken.

Otobüsleri sevmem, gitmeyi sevmemden değil.
Sevmem zaten.
Hem gidenler de sevilmez.

Otobüs yolculuklarını seviyorum.
O tedirginliği.
Cam kenarı şarkılarını.
Ritmik olarak cama vurulan kafayı.
Yol çizgilerinin birleştiği anı.
Muavinlerin koca kıçlarını bile seviyorum bazen.
Uzun süre susmayı ve sonra ilk sözcükteki çatal sesi seviyorum.
Uyuyakalmayı seviyorum ağzı açık.
Otobüs ikramlarını.

Ama.

Arkamda bıraktıklarımı özlemeyi seviyorum en çok.
Ya da onların beni özleme ihtimallerini.

22 Mart 2012 Perşembe

Esas Oğlan

-" Kendimi kötü kalpli çocuğuna bakmak zorunda olan anneler gibi hissediyorum. " dedi kız omzundaki çocuğun saçlarıyla oynarken. Yeni kesilmiş ve diken dikendi. İçmeye başladığından beri de sigara kokuyordu.

- " Beni sevmiyor musun ? " dedi oğlan. Hafifçe doğrulup kaşlarını kaldırdı. Gür kaşları ve uzun kirpikleri gözlerini ön plana çıkarıyordu. Eğer bir gün onu öpmek istersem, gözlerinden öperdim diye düşündü kız. Elleri çirkin, gözleri güzel, sigara kokan çocuğu düşündü. Kısa saçlarını, seyrek sakallarını..

-"Hayır, sevmiyorum." Kafasını tamamen kaldırdı bu kez esas oğlan, otobüsün eskimiş koltuğuna yaslayıp bir süre tavanı izledi  Gözlerini kapattı. O an.
Eğer o elini şakağına götürseydi, pişman olacaktı kız. 
Elini şakağına götürseydi, acı çektiğini biliyor olacaktı.
Elini şakağına götürseydi, rol yaptığını düşünmeyecekti.
Elini şakağına götürseydi, onu öperdi kız, bundan emindi.
Elini şakağına götürmedi oğlan.
Yumruk yaptı.
Ve ani bir karar vermiş gibi tekrar omzuna yattı kızın. 

-"Kötü çocuklar da anne şefkatine ihtiyaç duyar." Çirkin elleri hala yumruktu.


7 Mart 2012 Çarşamba

Bu bir dışavurum yazısıdır.

Hatta bi nevi kendimle yüzleşme yazısı. Çıkarım yapma yazısı. 
"Dinlemek istemeyen çıkabilir, yok yazmıycam."

Ben Mamazeus, onlarca farklı kişiyim. 
Onlarca farklı kalıbım. Gerçek bir ismim, cismim ve yaşım var.
Düşüncelerim, sözlerim.
Ve siz gerçek Mamazeus'u görmek üzeresiniz.

Her insan doğduğundan itibaren nabza göre şerbet vermeye programlanmıştır. Bir ortama girersiniz ve önce dinlersiniz. İnsanların düşünce tarzlarından okudukları kitaplara, dinledikleri müziklere kadar her şeyi taklit edersiniz. Çünkü siz yenisiniz ve kabul edilmek istiyorsunuz.
( Eğer ortam zaten sizin çoktan alıştığınız gibi bir yerse, ne mutlu size. Okumayı bırakabilirsiniz. Çünkü biz burdan sonra farklı ortamlarda kişilik sorunları yaşayanlarla beraber sorgulamaya devam edicez.) 
Artık mantıklı olan aşırıya kaçmadan, farklı kişiliğinizi belli etmeden yola devam etmektir.

Çünkü pazarda gördüğünüz teyzeyle, durduk yere Tanrı hakkında tartışmaya başlayamazsınız.
Misafirlikte küfredemezsiniz. 
Ortalık yerde burnunuzu karıştıramazsınız.
Çünkü kalıbınız buna izin verecek kadar geniş değil.
( Gerçek kişiliğiyle de bu tip olaylar yapmayanlar da yazının bu kısmında ayrılsın lütfen. Rica ediyorum, zaman kaybı. )

Ama senin de, benim de yanında rahat olabildiğim insanlar var. Yazdığım gibi düşünmeden konuşabildiğim.
Ya da açık konuşalım, küfredebildiğim, kusabildiğim, burnumu karıştırıp ağzım açık uyuyabildiğim.
Böyle insanlar tanımak için uğraşırsın yıllarca. Ya da böyle enseye şaplak göte parmak konumuna gelmen yıllar alır.
Bir de istisnalar vardır ki onlar ayrı sevdirir kendilerini. (Bkz. blog sahibi insan B. )

Ve bana sorarsan Mualla, hepsi korkaklıktan. Sen et küfrünü, yaftalarsa yaftalasın. Dışlarsa dışlasın. ..... aşaa Kasımpaşa diceksin biticek. Sen mutlu ben mutlu sonra. Bak gördün mü yine edemedik küfür, ya tanıdık biri okursa diye.Daha çevrendekiler bile tanımazken seni, git sosyal paylaşım sitelerinde isimsiz yaz. Olacak iş mi, oluyor işte Mualla, oluyor. Olmaz deme oluyor. 

Bak mesela ben burdayım, adım Mamazeus ve korkağın tekiyim. Dışavurum yaptım ve gidiyorum. 

(Ayrıca bu yazı için kurduğum çok farklı bi konsept vardı ama bok oldu yine yazı. Bi dahakine duşa ses kayıt cihazı koyucam.)


29 Şubat 2012 Çarşamba

Hey Gayz.

Buralarda yeniyim.
Ben bi nevi " İsmini vermek istemeyen izleyici"yim.
Mamazeus'u da birden kıçımızdan uydurduk afedersin.
Uzun yazmaya başlamam biraz zaman alabilir, zira sadece defterime uzun yazabiliyorum. Onun dışında tumblr, twitter falan hep tarla, hep komikli şakalar.

Bu kadar. Alt alta yazdım ama yine de uzun gözükmedi.
Neyse.

Umarım sevişiriz.
Esen Cullen.