23 Nisan 2012 Pazartesi

Fikrimin ince kıvrımları.

Tamam biliyorum hepimiz hayalperestiz, ergeniz sonuçta. Ama sadece şunu kabul etmenizi istiyorum ben hepinizden biraz daha fazla hayalperestim. Azcık daha fazla. Hikaye gibi hayal anlatarak uyuttuğum insanlar var benim lan, azcık saygı en azından.

Bazen kendi içimde Inception fırtınaları kopuyor dışarı sezdirmiyorum, hayalle gerçeği ayıramıyorum.
Sonra aynaya bakıyorum geçiyor.
Bi özelliği olmayan aklına gelebilecek en normal Türk kızı tiplerindenim yani. 

Ama sorsan hayallerimi; kumral, uzun boylu, taş gibi bi hatunum. Boynumda makinem kırmızı bisikletimle gezmediğim diyar yok. Gerçek aşkı bulmaya yeminliyim. Sesim güzel. Gözlerim güzel. Dudaklarım köfte. Beyaz tenliyim. Ve zenginim.

Kimi zaman annem İngiliz. Ben de bembeyaz tenli, aksanımla yerleri gökleri yıkan, insanların hayalleriyle oynayan, gençlerin zihinlerini kuşatan bir meleğim. Evde eğitim alıp, ince parmaklarım ve beyaz kilotlu çoraplarım ile piyano çalıyorum.

Bazen işsiz güçsüz hipiyim.

Bazen Greenpeace ile penguenleri kurtarıyorum.

Bazen babamın asi kızıyım, evi terkediyorum.

Hatta çocuklarımı seviyorum bazen. Çoksüperamanınmükemmel yakışıklı babasıyla parklarda çocuk gezdiriyoruz.

Ama çoğunda zenginim. Mükemmel giyiniyorum. Ayakkabı odam var. afshakj. Tamam.

İroni ise tüm bunları boktan servis yolcuğunun tozlu koltuklarında yattığım sırada hayal etmem. Hani klasik halk muhabbetidir, 5 duyusundan biri olmayan insanın diğer duyuları çok iyi gelişir diye. Aha. Al işte canlı kanıtıyım. Özgüvenim yok ama hayal dünyası yöneticisinin koyduğu sınırları zorluyorum. Mutlaka hayal dünyası yöneticisi diye bi makam vardır.

Mesela; günde en az 3 kez kurduğum, hatta sabah öğlen akşam tok karnına aldığım bir diğer senaryom da Hollywood yıldızı olmak. Ne yalan söyliyim televizyon başlı başına bi hayal benim için.

Tabi ki sevgili hayallerim var, ama şuan o fantezilere girmek istemiyorum.Mehehe. Yine de bi gün bana şunu söyleyebilcek kadar karizmatik sesli bi sevdiceğim olacağına inanıyorum. Kendime güvenmiyorum sadece, belki o da safsa azcık uyuşuruz birbirimize.



Neyse dostlar, ben uyumalık hayallere dalıyorum. Öptüm gıdınızdan.

21 Nisan 2012 Cumartesi

Otobüs yolculuklarını seviyorum.

Tek başımayken.
Yanımdaki koltuk boşken.
Ya da hiç tanımadığım bi kokuyla dolu..
Seviyorum otobüsleri; kitap okumam için yeterli ışık, düşünmem için olası sessizlik varken.

Otobüsleri sevmem, gitmeyi sevmemden değil.
Sevmem zaten.
Hem gidenler de sevilmez.

Otobüs yolculuklarını seviyorum.
O tedirginliği.
Cam kenarı şarkılarını.
Ritmik olarak cama vurulan kafayı.
Yol çizgilerinin birleştiği anı.
Muavinlerin koca kıçlarını bile seviyorum bazen.
Uzun süre susmayı ve sonra ilk sözcükteki çatal sesi seviyorum.
Uyuyakalmayı seviyorum ağzı açık.
Otobüs ikramlarını.

Ama.

Arkamda bıraktıklarımı özlemeyi seviyorum en çok.
Ya da onların beni özleme ihtimallerini.